
samet ( canım filmcim) söylemişti güzel film diye de ben almak istememiştim.her zamanki gibi poşetin içinde benim seçtiklerimden çok başka şeyler çıkmıştı.oracıkta kırmızı fon üzerinde sarı koca puntolu yazılarıyla oldukça vasat görünüyordu, yine de mersine getirmişim.arkasında eli silahlı siyah takımlı adamlarla ,genelevden pozlarla her yerinden bayağılık akan bir filmdi bergmanların arkasında. annem nedense onu bulmuş çıkartmış.ben de yemek yerken oyalanırım diye ses etmedim.baktım almanca.iyi bari amerikan değil dedim.tesadüfler falan sıradandı belki evet ama eğlendiriyordu.annemle epeyi güldük sayesinde.bu hoşluğu muhteşemliğe çeviren şey filmin ortasında bir yerlerde türk lokantasında çalan müzik oldu. mezdeke- wana wana, hatırlamazsanız link de atayım ( http://www.youtube.com/watch?v=iWmGOd6i9m0 ). diğer müzikleri de altta kalmazdı ama beni en çok yaralayan o oldu. teşekkürler sametcim, ankarada keşfettiğim en güzel şeysin! knockin on heaven's door-thomas jahn(1997) yine linkini atıyorum: (http://www.imdb.com/title/tt0119472/) bulursanız izleyin, eğlenirsiniz.
bu arada belirtmek isterim ki mezdekeyi yalnız "vay be çocukluğumda bunları dinler, oynardım.hey gidi güzel günler..." diyerek değil aynı zamanda hala büyük bir zevkle dinleyerek ve "neden artık doğum günlerinde eğlenilmiyor ki?" diye sorarak anıyorum.zannediyorum bu anış, okan bayülgen'inkinden(makinanın 90lar programlarını hatırlayın hemen) çok daha samimi bir yaklaşım olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder