13 Ocak 2010 Çarşamba

13.10.10

Koştu. Çocukça bir genellemeye vardı. Orada bir süre soluklandı. Sonra omzuna geç kalmış bir soru abandı . Aheste yürüdü eli başında. Bilmenin imkanı yok, dedi. Bilmesine imkan yoktu. Durdu.
&
Diline tatlı sözler geldi. Söylese tükenecekti. Bu sözler de aynı şekerli sakız gibi can sıkacaktı zamanla. Üstünden zaman geçti. Tükürmedi. Yut, dedi annesi. Yuttu.
&
Önüne ihtimaller koydu. Teraziye gelmez ihtimallerdi bunlar: Karo papaz, sinek sekiz, maça kız, kupa as. Seçim yapamadı. Valeler bir hayli toydular.
&
Üretim ilişkileri vardı her şey gibi onun da temelinde. Üretim ilişkilerinden dolayımlanarak... layımlanarak... anarak… Son minvalde, bu halde.
&
Canı sıkılırdı sık sık. Hiç eğlence aramazdı o zamanlarda, buruşmuş bir canla…
Bir kağıdın en fazla sekize katlanabileceğine devasa bir kağıt düşleyerek inanmıyor hala.
&
Canı sıkıldı. Devasa bir kağıt düşledi. Kağıdın üzerinde bir şeyleri genelledi. Bir soru işareti çizdi? Düşündü. Bilmenin imkanı yoktu. Düşündeki kağıdı buruşturdu. Kağıtları masanın üzerine dizdi. Valeler bir hayli toydu.
Sakızını yuttu. Sustu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder