3 Ağustos 2009 Pazartesi

paranın sesi

insan nasıl gelecekten umutlu olur? neye dayanarak?
doğrusu dayanakların hiçbiri güven vermiyor bana.ne dünya on yıl sonra daha güzel olacak ne de ben şu miskinliği şu vasatlığı üstümden lekesizce atmış olacağım. beni kalburun üstünde tutacak olan ne? iyi bir eğitim mi 1.sınıf derslerini dahi takip etmezken? müthiş prestijli bir okulda hem de avrupada yükseklisans yapmak mı? ne ile, hangi bağlantıyla, hem hangi dil seviyesinde allah aşkına? kimin keşfiyle gerçekleşecek tüm dileklerim? tanrı vergisiyle mi dolacak aklım ya da kitaplıkta kitap biriktirmek ne kadar işe yarayacak? bir çeşit imaj olup çıkacak mı bunca çaba? hem birkimin saygı göreceğini de kim çıkartıyor? belki okunan her sayfa kendimden biraz daha fazla nefret etmeme yarayacak.belki ben de pazarlama derdine düşeceğim kendimi bir şirkete ve bir erkeğe tabii.
anlamak zor değil aslında: kendisi dışanda herşeye yatırım yapmalı insan ve zenginleşmek için ucuzlamalı. ha bir erdem savaşına girişilmişse eğer insanlık adına açık ki bu büyük bir yaşam savaşı olacak.hem karşı tarafta isimsiz yüzlerce pazarlamacı borç açacak başına.kimin eline bakacak insan? insanlığın alıcısı olacak mı hala? nasıl umutlu olunabilir ki? kime, neye dayanarak?

hep istemişimdir bir gün birine karşı para yırtmayı. mutlaka zamanı gelecek. acaba o gün de bu kadar umutsuz ama inatçı olur muyum?

2 yorum:

  1. bu konudaki fikrimi ve korkumu paylaşmıştım yanlış hatırlamıyorsam içkiliyken, bir bayram günü.

    düzene bakılırsa profesyonel olmalıymış insan. amiyane tabirle kaşar. bir de iyimiş gibi yüceltiliyor bu profesyonellik.

    inatçı kalman dilek kipiyle..

    YanıtlaSil
  2. ikimiz de hatırladığımızı zannetmekle yetinmek zorunda gibiyiz.hoş bir durum.

    teşekkürler.

    YanıtlaSil