12 Ekim 2009 Pazartesi

dertli dolap

"bir akciğer acısıyla doğdum dünyaya." diye başlıyordu lisede yazılmış bir şiir.melon şapka beğenmemişse de pek, hatırlasam hoşuma gidebilecek bir şiirdi.sonra duvarların acısıyla genç olup yürek acıyla kadın olacaktım o şiirde.diz ağrısıyla ihtiyarlayıp belki tekrar akciğer acısıyla ölecektim.onbeş yaşında yaşam ancak bu kadar anlaşılabilmişti.şu birkaç yılda birkaç şey daha ekledim üstüne.
çilekeşliğe meğil edermişim meğer.oysa bana ait bir çile hiç olmadı, bundan sonra olmasına da pek ihtimal vermem.başkalarının çilesini çalmaya hevesliyim ben.
daha iki gün önce, çile aramaya çıktım yollara ta kızılaya kadar.(ki kızılay başlıbaşına bir çile yumağıdır) bir memurun gündeliğinin çilesi, bir kadının kadınlığının çilesi, bir çocuğun beni tartmak çilesi, bir adamın oyuncak satmak çilesi...kitapçıya gittim, yine çile aradım raflarda.şiir aldım; paris sıkıntısı, kuruntular kitabı, hasretinden prangalar eskittim, kızıma mektuplar, aşkın çölleri...taptaze kitapları üstüste dizip tarihin en deli çilekeşi maldoror'dan bir şarkı daha okudum sonra.o kesti nihayet.
şimdi gözümü kutup çizgisi aşıklarının çilesine diktim.belki de ardından samuel beckett'in çilesine...aslında sırtıma tarihin çilesini yüklemeliydim.fakat neden cehaletin çilesinden vazgeçeyim?

- üstelik necip fazıl'dan bile çile çalarım hiç çekinmeden: http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp?siir_id=9902
- ne ki asıl çile bu videoda: http://fizy.com/s/1044bv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder