28 Kasım 2009 Cumartesi

musa etkisi

bir sabah uyandım ve şahit oldum ki iki tavşan dişim birbirinden mağrurca ayrılmış.anlayışla karşıladım, hoşgördüm.ertesi gün "ertesi gün geçer" dedim.bunu bütün ertesilere uyguladım.yaklaşık ondört ertesi günün ardından "üşeniyorum öyleyse yarın" demeyi kesip bir plan yapmayı planladım.gülünsün diye dikkat çektim dişlerime, gülündü nitekim.hatta geçmiş olsun araması bile aldı, yine gülündü.çeşitli şakalar türettim, yaptım, "bunları şunlara da yapayım" dedim, vazgeçtim.baktım beren saat'in de dişleri ayrık.madonna'nınki güzel bile üstelik.olsun dedim malum tüm çocukluğum onları biraraya toplamakla geçmiş, şimdi öyle bir gecede bütün çocukluk ezikliklerimin zaferinden geçemem.onları yeniden temas halinde görmek istiyorum.yıl 1999, muhitimin tek telli çocuğum.zaten boyum yaşıtlarımdan ziyadesiyle uzun olduğundan ilgi çekmekteyim, ergenliğime kalmış 2 sene.zor yıllar, kendimi çocuk hissetsem de öyle görünmemekteyim.hazır öyle de görünüyorken ve abimle aynı evde yaşıyor olmaktan büyümek hevesindeyim bir an önce.yazmaya da başlamışım efendim, ruhta bir incelik var.büyüyedurdum içten içe.baktım ki okul, mahalle çocuk.eee?olmadı işte, sevmedim hiç çocukluk arkadaşlarımı.onlar da beni pek sevmediler sanırsam.bu teller üstüne bir şakalar, bir aşağılamalar...çocuk milleti de acımasız ya, şiddet manyağı ya, manyak ya yani kısacası, uzattırlar da uzatırlar.zaten fakir bir yaşantı içinde iyice halli bir ailedenim, babam ikinci el mercedes almış, annemin tırnakları boyalı üstünde döpiyes.orta sınıflığım, ince ruhlu kibar yapım, erken ergenlik sendromlarım, dişlerimin teli sebepleriyle sevilmemekteyim, öğretmenin de gözdesiyim ayıptır söylemesi.ama ben safça, bunların hepsinin hesabını dişlerime kesiyorum.ilkokul böyle geçti.sonrası işte malum.malum değilse de işte, işte deyip geçiyorum.
bunca kötü anı yaşanmış, dert çekilmiş, teller diş etlerime heder etmiş, vidalar arkadaki kocaman dişleri kullanılmaz hale getirmiş...artık dişçilere amca diyorum, babamın bahçe kerpeteniyle diş tellerimi düzeltmek safhasına gelimişim, diplomasız ortodondistim küçük yaşımda.bunların ardından bir gecede, hem de en gözde ikili, ayrılıverdi.bunu kendime yedirememeliyim ya hiç yediremeyesim yok."eeh!" demek istiyorum "geçer be canım, alışılır elbet".
biraz önce, yolda sokakta yanımda taşıyayım diye uçakta bedava verilen küçük diş fırçılarını ararken dolabın arka taraflarında üç berbat renkte kutu gördüm."neymiş bu ya" diyerek çıkardım.onların damaklık kaplarım olduğunu anlayınca içimi korku bürüdü.neden atılmadıkları da merak konusu.kötü çocukluğumu hatırlayayım da bir yerlere yazayım ve böylece bir hatırat daha yaratıp anımsattığı anılara bir yerde daha rastlama ihtimali doğurayım ve böylece devam edip gitsin diye mi?büyük ihtimalle.ah dostlar, derdim büyük.

alakaya maydonoz gibi gelecekse de ferhan şensoy izleyelim.sonunu izleyelim, bilmiş bir çocuk olup gülümseyelim.

*ve hatta belgeseli var ayrık dişli kadınların: gap toothed woman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder