süt tozu fazla kaçmış soğuk kahve nasılsa ben de öyleyim.uyanır uyanmaz mayıs sıkıntısı'nı* izledim.sonra biraz daha uyudum, rüya gördüm.ikinci uyanışımda paris sıkıntısı'ndan okudum.baktım odam dağınık, lavabom da tıkalı, masa lambası da patlamıştı.o zaman hiç kalkmayayım dedim.sıkıntılı şarkılar dinledim.geçenlerde laf arasında geçmişti, ben de içimden "bak o da vardı,ah sevgili servis camı." demiştim; opeth dinledim.o ve türevi gruplar yüzünden inci üç yıl günaydın dememiş, diyenlere de boş gözlerle bakıp yapmacıktan gülümsemişti-hatta cevaben ofladığı da görülmüştür.herneyse ben de o havadaydım, hava o hava değilse de.dışarı baktım, ankara kalesi hala yerinde."iyi o zaman."
sonrası da bunun gibi işte.saat oldu dokuz.yarın sınavım var.bir iç hastalık geçirmekteyim- raporunu da kendim yazayım dedim.
asıl mesele, yine telefonum kapalıydı.beni arayan herkesi* çarşamba günü arayacağım.sırf bu amaç uğruna gidip kontör aldım.fiyatı karşısında her seferinde yaşadığım şaşkınlığı tekrar yaşadım.beş yıl önce 11.5'tu.ben orada sabitledim.demek oluyor ki beş yıldır* telefonla ilişkim kötü.bazen zararı dokunuyor ama ben yine de çok seviyorum bu huyumu.
-ve düşündüm de haksızım gerçekten.
"sabah için çok erkendir, gece için çok geç bazen."* ya, buna facebookta sıçtın mavisi* diyorlar hani, "işte öyle bir şey"...henüz görmediğim bir renk gerçi o, daha o kadar üniversiteli olamadım.ama ben akıllı, zeki ve ahlaklı olduğumdan her türlü komploya rağmen(kendiniz hatırlayın, bkz. vermiyorum) tembelliğimden ve uyuzluğumdan ödün vermeksizin üstün zekalılar sınıfına girmiştim.o zaman ömür boyu başarı ödülünü almam gerekmez mi?oysa bütün öğrencilik hayatım çalışmadan da başarırım cakasına dayanıyor benim. böyle mi olacaktık brütüs?
neyse işte dostlar, vaziyet bu.odamda volta atar sorarım: "neden, neden neden neden daracık yaparlar bu evleri?"
geçsin bu hafta, hiç yaşanmamışçasına.
haydi herkese iyi şanslar!
*yorum yapamıyorum filmle ilgili de neden çehov'un anısını yazıyor en sonunda onu bilemedim.bir de teşekkür kısmında "kardeşler pide salonu"na teşekkür etmiş nuri bilge ceylan. annanemin evinin karşısındaki pide salonunun adı da kardeşler.sanıyorum bu isimdaşlık cumhuriyet meydanı, bahçelievler mahallesi gibi bir şey.pideciye teşekkürü de çok takdir ettim. (-bak mesela haksız olduğumu burda da ispatlıyorum kendimle çelişerek.)
*tuğçe sana diyorum duygu sen anlama.
*bu da beş yıldır tek tabanca olduğum anlamına gelir ki o tabanca patlamaya hiç de hevesli değil.
*enis batur yazmış, ben de okumuşum.(genelde adanalılar -di'li geçmiş yerine -miş'li geçmiş kullanırlar-en azından benim tanıdıklarım öyle yapıyor-. ben de her seferinde gıcık olurum.)
*gördüm seni ahmet, çık o gruptan!
herneyse işte.uluslararası politika...
-ha bu arada ben öss'de 2903.'ydüm ya 2902.yle aynı sınıfta silah arkadaşıymışız meğer.dün tesadüfen öğrendim, manasızca sevindim bu işe.
"bu sayfada ki yazilarin hepsini okudum ve kibritçi, sen
YanıtlaSilhaksizsin. seni kiniyorum, ve sana laflar
hazirladim."
ben bakınızımı vereyim de yanlış anlaşılmasın, benimki küçük bi mütebessimiyet oluşturma amaçlı gönderme.
(bkz: turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması)
"sen bi cay koy gelsene" ve "biraz bekle su an ben de sana laflar hazirlamaktayim."
YanıtlaSil(bkz: turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması, sakirr'in yanıtı)
bu kadar rezil bir siteyi nerden buldun yahu? güzel keşif!
türk'ün internetle imtihanı!
YanıtlaSilanladım aylinim, bekliyorum...
YanıtlaSil